24 Mayıs 2010 Pazartesi

A Avrupa yolunda…


Sporla uğraşanlar çok iyi bilir ki başarı, her daim çıtasını yükselten bir olgudur. Bir hedef koyarsınız, o hedefin gerektirdiklerini hayata geçirmek için mücadele edersiniz… Ancak gerçek anlamda bir başarıdan bahsetmek uzun soluklu bekleyişleri de beraberinde getirir… Hedefiniz genelde kısa vadede iki, uzun vadede beş ya da altı yıla yayılmış bir kurguya zorlar sizi… Sonra mı? Yeni bir hedefin vakti gelmiştir.

Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada insanların hobi olarak gördüğü bir işi kendine kariyer seçmek pek çok açıdan kişiyi farklı kılıyor. Ben o seçimi 16 yaşında yaptım ve çok bilinen ya da tercih edilen sporlara kıyasla oldukça alternatif düşen sutopunu kariyer yolum olarak belirledim. O dönemki şartlarda ilk ve doğal hedef Galatasaray’ın başına geçmekti… 27 yaşında Galatasaray’ın başantrenörü olduğumda çıta pek tabii ki yükseldi ve amaç milli takım olarak önümdeydi.

2005 yılında Universiade’da A milli takımla üçüncülük madalyasını aldığımızda, gözümüz Avrupa’ya çevrildi… Avrupa’nın en iyi 12 takımının karşılaştığı A Grubu hedefinin gerçekleşmesi ise tam beş yıllık bir bekleyişi de beraberinde getirdi… Yıllarca her Avrupa Şampiyonası finallerini izlemeye gittiğimde “belki bir gün” cümlelerini sıkça kurduğumuz A Grubu yolunda en önemli dönemeç B Grubundaki şampiyonaydı. Lugona’da ardı ardına oynanan sekiz maçın öncesindeki bekleme bir yana, bir de her gece yeni doğacak günün diğer maçlarını bekleyerek geçti. Sonuçta B Grubu’nun şampiyonu olduğumuzda önümüzde A Grubu elemeleri için önümüzde sekiz ay vardı…

Sekiz ay boyunca İstanbul’da oynanacak elemeleri bekledik… Çalışmalara başladığımız ilk günlerde bu hedefe inanacak oyuncu bulmak bile zordu. Çünkü sadece birkaç yıl öncesinde muhtemel rakiplerle maçlar 10 farkla bitiyordu… O sekiz ay boyunca oynanan tüm resmi maçlar, gidilen kamplar ya da antrenmanlarda her “kötü” sonuç, beklemeye bir de demotivasyonu ekliyordu.

Bizim ilk defa katılmaya çalıştığımız grupta, rakibimizin 12 yıldır oynadığı gerçeğini unutma şansımız yokken tüm o süreçte elemeler yaklaştıkça “imkansız”, “acaba”, “keşke” gibi onlarca duygunun ifadesi de yanımızdaydı. Zaten sporun doğasında iyi hazırlanmak kadar hissiyat kavramı da çok ciddi bir yer kaplıyor. İnanç, yenilgiden yılmamak, kötü skorda düşmemek turnuva gününü beklerken sporcularınıza en çok aşılamanız gereken duygular…

Son hafta hele hiç geçmek bilmiyor… Artık yapacak hiçbir şey kalmamış durumda… Ne taktiği değiştirebilirsin ne yeni antrenman ekleyebilirsin ne de fizik güce bir katkın olur… Bir antrenörün en kötü haftası… Sadece maç görüntülerini defalarca hatta belki de biraz gereksizce izlersin… Ve beklersin…

Konu spor olunca işin içine giren adrenalin faktörünü de unutmamak gerek… Ki sabır ve adrenalin çok da yan yana gelebilecek iki kavram olmamasına rağmen… İkilikler, işinizi etkileyen ve kontrol edemediğiniz faktörler… İşin kötüsü bekleyiş biter, hedefe ulaşırsınız ve birkaç saat sonra etkisi geçmeye başlar… Birkaç gün üzerinizde o hava kalır ancak şayet başarı odaklı yaşıyorsanız yeni hedefi koymanız bir haftanızı bile almaz…

Bugün elemelerden sadece iki hafta sonra, Avrupa A Ligi’ne giden ilk Türk sutopu milli takımını temsilen bu yazıyı yazarken elbette ki yeni hedefim belli… Sadece tecrübeyle biliyorum ki oyuncularıma söyleyeceğim doğru zamanı da beklemem gerek.

Sinan Turunç
Türkiye Sutopu Federasyonu
Milli Takımlar Başantrenörü

1 yorum:

  1. Sinan herşey kendi şartları içinde değerlendirilmelidir. Bu planları yaparken Türkiye gerçeklerini unutmamak gerekir.Bu planların doğru yürümesi için bahs ettiğim gerçeklerin yapılan yol haritasına nerelerde zorluklar yaratacağını hesaplamak ve ona göre tedbirler almak gerekir.Senin mesleki cizgin ile Türk sutopusunun parelel seyretmesi hem senin hedeflerin açısından hem de gönül verdiğimiz sutopunun hedefleri açısından çok önemlidir.Türk sutopusunun seninle kesişen çizgisi olumlu yola girmiş ve parelel olarak devam etmektedir
    tabii olarak gelinen noktadan ileriye gitmek geçmişten çok daha zor olacaktır.Bu yolda devam için senin açından iki takım çok önemlidir elde olan oyuncuların ve daha önemlisi gelecek olan oyuncularındır diğer takım ise yardımcılarındır. Bu iki takım senin çizdiğin yolda tam bir uyum içinde çalışmalıdır.Zaman hedef tesbit etmede tek çözüm değildir.Zamanı yukarıda anlatmaya çalıştığım elemanları doğru ve doğruzamanda kullanman başarıyı getirecektir.Bu anlatmaya çalıştığım her nokta ile ilgilenmen veya ilgilenecek insanları seçmek kendi mesleğin ve sutopu için başarının vazgeçilmez gerçeğidir.Bu elemanların bulunması Türkiye şartlarının en zor olanıdır ama onlar olmadan da olmaz.İnsanlar gelip geçecek başarıyı tarih yazacaktır.Bu düşünceler içerisinde zamanın düşüncelerinin parelelinde işlemesini diler başarılarının devamını dilerim. Haluk Toygarlı

    YanıtlaSil