Cevabı en baştan veriyorum: Olmasın, hatta mümkünse sonundaki –mek takısı da atılsın bir zahmet! Emir kipinde kalırsak hayır deme şansımız olur hem…
Şöyle bir düşününce her ne bekliyorsan, beklemezken gelir gibi garip bir durum var hayatımızda. Sebebi murphy, karma, doğa, kader ya da şans olabilir ama genelde bu kural pek bi geçerlidir. Zaten adı kural olunca da keyifsiz oluyor ya. Aslında sorun şu ki bir de kırılabilen cinsinden değil… Çünkü ve de maalesef beklemek içinde özneden başka bir faktörü de barındıran eylemdir.
Dilbilgisi dersine dönmeden örnekleyelim… Misal yemek kişisel bir eylem normalde… Kendin hazırlıyorsan tabii. Ancak sokaktaysan ve ne kadar açsan; servis o kadar gecikir! O zaman beklememenin yolu kendi işini kendin yapmak denebilir de… Pratikte mümkün değil…
Her iş ayrı uzmanlık, her bekleme bir başkasına dair… Dolayısıyla da hayat beklemekle geçiyor. Sevgilinin gelişi, toplantının sonucu, öğrencinin sınavı… Beklerken ne çok vakit geçiyor yahu!
Şahsen benim en çok da haber beklerken, ilkokul çocuğu gibi karnımın ağrıdığı zamanlar oluyor… Hoş onlar da ilköğretim okulu çocuğu ya artık… Her şey mi değişti?
Neyse neyse o yola girersek hayatta çıkamayız. Burada amacım belli, beklemek eziyetinin deneyimini paylaşacağım. Hatta bir kısım eş-dost da destek atacak, söz verdi. Belki birkaç tanıdık sima da aramıza katılabilir, kim bilir?
Beklemediğimiz günler dileğiyle,
Bekleyen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder