5 Haziran 2010 Cumartesi

Sette beklemek...


Aslında "beklemek" değil sanki pek. Bekliyormuşum gibi gelmiyor. Canlandırdığım "anlar" ve "beklediğim" anlar... Bunları yazarken sette beklediğimi değil yaşadığımı fark ettim. Bir şey beklemiyorum çünkü yapıyorum, yaşıyorum. Orada bulunduğum her anın tadını çıkarmayı seviyorum. Kah koltuğumda sözlerimi geçerken kah oyun arkadaşımla karşılıklı prova yaparken, yönetmenimin yanına oturup sahneleri seyrederken, kostümümü giyerken, makyajım yapılırken, kahvemi yudumlarken, saçlarım taranırken, hoş sohbetli yemeklerimi yerken, oynarken, olurken...

Bütün bunları insan gibi tatmayı seviyorum. Tadında yaşamayı seviyorum. "Beklediğime" değmesini seviyorum. Düşünsenize; bir, kendi kapınızdan önce oynadığınız bir "oyun" var, bir kapının arkasında başlayan bir "oyun", setten içeri girdiğiniz anda yaşanan "oyun" veee elinizdeki kağıtta nasıl yaşayacağınızı anlatan "oyun". Oyun içinde bu kadar "oyun" varken, nasıl beklenir, ne beklenir?

Asıl beklediğim; tüm sektörün kendi haklarını alabilmek adına bir araya gelmesi ve yıllaaarrdır süren bu bekleyişi bitirmesi. Artık beklemesek...

Janset

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder