Yuricim sağ olsun müzisyenin gözünden sahnenin nasıl beklendiğini tatlı tatlı anlattı… Ama asıl bekleyiş onda değil bizlerde hiç kusura bakmasın. Yıllarca dinlenilen, benimsenen, hayata eşlik eden bir müzik grubu ya da solistin Türkiye’ye gelişi nasıl beklenir bilir mi? Onlar ki pek çok unutulmaz anın vazgeçilmezi ya da kendi başlarına yaratıcıları…
Hatırlar mısınız, Michael Jackson’ın İstanbul’da vereceği ilk konser hasta olduğu için ertelenmişti de ertesi yılı beklemek zorunda kalmıştık… Işıklar içinde yatsın, özel adamdı. Sırf stat konseri görmek için, müziğini sevmemesine rağmen kaç kişi Bryan Adams’a gitti? 1993 olmalı o efsane yıl… Guns N’ Roses, Sting, Bon Jovi, Madonna, Metallica, Elton Jhon, Scorpions… İlk geliş, ilk beklenişleri… Cidden ya ne günlerdi?
Şimdilerde memleketçe dünya turlarının içinde yer alıyor, farklı organizasyon şirketlerini tanıyor, biliyor, takip ediyoruz… Ama o zaman Ahmet San’dan başkası yalandı. Gençlik miydi, daha mı duygusaldık? Pek bi hevesli, heyecanlı bekleyişlerdi… Hoş daha yeni Massive Attack aynı heyecanı yarattı bünyede… Belki de mesele ne zaman değil, kimin geldiği…
Tüm müzikseverlerin bi önemsediği, beklediği, geri saydığı mutlaka vardır… Önce turne bilgisi… Peşinden gelen tarih netleştirme bekleyişi… Talebe göre bilet karmaşası… Kimlerle gidileceği, nerede izleneceği… Davetiye kovalamaca… Genelde peşinden gelen hayal kırıklığı… Konser gününün yaklaşması… Öncesi için son planlar ve konser alanı… Neden çıkmak bilmez bu gruplar? Ve sahne… Ortalama iki saatlik dünyadan kopuk bir süreç ve bis’le gelen final…
Değer değer, genelde beklendiğine değer o konserler… Şimdilerde aynı sebeplerle kendi adıma inatla Amy Winehouse bekliyorum. Biri şu kadını kolundan tutup getirebilir mi? Hani yaşam koşulları ortada…
Bekleyen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder